Köy halkının nelere değer verdiğini ve neleri hakir gördüğünü.
Oni ne znaju o mom životu kada odem iz sela.
Evet. Şu anki yaşantım hakkında bir şey bilmiyorlar.
Mnogi odlaze iz sela u grad, tražeći posao.
Bir sürü insan köyü terk edip iş bulmak için şehre gitmiş.
I oteli smo djevojku iz sela.
Ve biz bir kız kaçırdık. Bir köyden.
Morao sam pozvati tri djevojke iz sela da dođu.
Köyden üç kız daha çağırmak zorunda kaldım.
Dobri ljudi, koji ste putovali iz sela blizu i daleko dajte mi svoje uši.
Yakın ve uzak köylerden gelen siz iyi insanlar bana kulak verin.
Otkada sam se vratio iz sela, još je nisam vidio.
Taşradan geldim geleli, Onu yakından görmedim.
Grad je osigurao sredstva... a obitelji iz sela su donirale novac.
Şehirden para yardımı alındığını köydeki ailelerin de bağışta bulunduğunu söyledi.
Uh, često među dječacimaoj, ki žive u gradovima, zarez... manje često među dječacima iz sela, tačka.
Şehir ve kasabalarda yaşayan erkeklerde sıklıkla, virgül çiftliklerde yaşayan erkeklerde daha nadir, nokta.
Poslat ćemo nekoga iz sela da vas pokupi za sat vremena.
Seni bir saat içinde gelip alması için bir köylü yollarız.
Vojnici su upadali u kuće i otimali žene iz sela nasilnički tražeći znak Crvenog Zmaja na njihovim ramenima.
Askerler köydeki her eve saldırmış, etrafı didik didik etmiş ve... Kızıl Dragon damgalı kızı bulmak için bütün kadınların omuzlarına bakmışlardı.
Unajmit ću sve iz sela... bilo koga tko je dovoljno jak da kopa... muško, žensko, ili djecu.
Köydeki herkesi işe alacağım. Kazabilecek kadar gücü olan herkesi. Erkekleri, kadınları, hatta çocukları da.
Dobro je znati da nisu svi iz sela protiv nas.
Kasabadaki herkesin bize karşı olmadığını bilmek güzel.
S vremenom, Ogre će se vratiti, uvijek donoseći poklone djevojkama i dečkima iz sela.
Arada sırada, Canavar geri dönermiş köydeki tüm erkek ve kız çocuklarına da hediyeler getirirmiş.
Moja majka, ona dolazi iz sela... koje se zove Der Om, iz Fouada.
Annem, Der Om adında bir köyde doğmuş.
Izviđač se još nije javio iz sela Previše je vremena prošlo.
Gözcü'nün köyü kontrol edip şimdiye kadar gelmesi gerekirdi.
Colfur je osuđen na progon iz sela Exham.
Colfur bu vesileyle Exham köyünden sürgün edilmiştir.
Mnogo ljudi iz sela je išlo saznati, ali nijedan se nije vratio.
Köylerden birçok adam aramaya gitti Hiç biri geri dönmedi Bir kişi bile.
Troje djece je odvedeno iz sela u noći uoči Svih svetih.
Old Souls Eve'deki köyde üç çocuk kaçırılmış.
Bez nje ne bih uspjela pobjeći iz sela!
O olmadan köyümden canlı bile çıkamazdım!
To je bio opasan posao u kome su sudjelovali svi muškarci iz sela uključujući i sinove gazde Brennera.
Yine de Bay Brenner'ın oğulları dahil kasabanın tüm erkeklerini gerektiren tehlikeli bir işti.
Prije 500 godina su došli konkvistadori u potrazi za srebrom i spalili živu svu djecu iz sela.
500 yıl önce işgalciler buraya gümüş bulmak için gelmiş. Köydeki bütün çocukları diri diri yakmışlar.
Vidio sam vašeg čovjeka, Ariasa kako bježi iz sela s nekim drugim ljudima u zoru.
Aradığınız adam, Arias, şafakta birkaç adamla birlikte şehirden kaçarken gördüm.
Djevojke iz sela dolaze mi povremeno s takvim problemima.
Köyün kızları bu tür şeyler için her zaman bana gelirler.
Pokupili smo sve starije iz sela i nismo mogli povjerujemo što smo pronašli.
Köydeki tüm yetişkinleri aldık ve bulduğumuz şeye inanamadık.
Pismo je stiglo za vas, gospođo, iz sela.
Köyden size bir mektup geldi hanımefendi.
"On nije dobio popis od djece iz sela, ali je došao očaran misleći na badnjak."
Köydeki çocuklara hiç aldırmadı ve Noel arifesini düşünerek geldi.
Ako ne učinimo kako žele, svi iz sela će biti u opasnosti.
Ancak istediklerini yapmazsak köydeki herkesi tehlikeye altmış olabiliriz.
Ljudi iz sela koji su se okupljali na plaži bili su tihi.
Sahilde toplanan köy ahalisi hep bir sessizlik içindeydi.
Postoji legenda o pastiru iz sela mog šukundjeda.
Büyük büyükbabamın köyünden bir çobanla ilgili bir efsane vardır.
Htio si da idemo neravnim putem oko jezera jer si mislio da æeš vidjeti cure iz sela dok se kupaju.
Gölün etrafındaki toprak yoldan gitmek istemiştin çünkü köylü kızları göle girerken göreceğini sanmıştın.
To je -- ne znam ako ste to vidjeli na CNN-u u zadnje vrijeme -- dali su nagradu za heroje mladom kenijskom pastiru koji nije mogao učiti noću u svom selu kao i sva djeca iz sela, jer su mu kerozinska lampa i njezin dim oštetili oči.
Bu -- bilmiyorum CNN'de gördünüz mü -- Genç bir Kenya'lı çobana Kahramanlar Ödülü verdiler Kendi köyünde geceleri çalışamıyordu bütün köy çocukları gibi, çünkü kerosen lambası, dumana sahipti ve gözlere zarar veriyordu.
O tih 30-ak umirućih brinule su mlade žene iz sela oko Bangalora.
Ölüm döşeğindeki 31 kişiyle Bangalore'un civar köylerinden genç kadınlar ilgileniyordu.
Dajemo punu četverogodišnju stipendiju djevojkama iz sela u kojima vidimo potencijal.
Potansiyel gördüğümüz köylü kızlara dört yıl süreyle tam burs veriyoruz.
Migracija iz sela u gradove značila je da su novopronađeni industrijski materijali zamijenili rijetke prirodne trave.
Kırsal kesimlerden şehirlere göç; yeni bulunan sanayi ürünlerinin, üretilmesi zor olan bitki ürünlerinin yerini almaya başlaması demekti.
I kada više nije mogla proizvesti dovoljno, zaposlila je druge žene iz sela.
Yeteri kadar yapamayınca, köyden başka bir kadını daha yanına aldı.
Jako brzo je imala 30 žena iz sela koje su radile u poslu vezenja.
Çok geçmeden köyden 30 kadın, nakış işinde çalışır oldu.
On uhvati slijepca za ruku, izvede ga iz sela, pljunu mu u oči, stavi na nj ruke i zapita ga: "Vidiš li što?"
İsa körün elinden tutarak onu köyün dışına çıkardı. Gözlerine tükürüp ellerini üzerine koydu ve, ‹‹Bir şey görüyor musun?›› diye sordu.
Bijaše neki bolesnik, Lazar iz Betanije, iz sela Marije i sestre joj Marte.
Meryem ile kızkardeşi Martanın köyü olan Beytanyadan Lazar adında bir adam hastalanmıştı.
1.6443839073181s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?